Ağıt

Göz gamın ne olduğunu bilseydi, 
gökyüzü bu ayrılığı çekseydi, 
padişah bu acıyı duysaydı; 
göz gece demez gündüz demez ağlardı, 
gökler yıldızlara, güneşle, ayla 
gece demez gündüz demez ağlardı. 
padişah bakardı ününe, 
tacına, tahtına, tolgasına, kemerine, 
gece demez gündüz demez ağlardı. 

Gül bahçesi güzün geleceğini duysaydı, 
uçan kuş avlanacağını bilseydi, 
gerdek gecesi bu özlemi görseydi; 
gül bahçesi hem güle hem dala ağlardı, 
uçan kuş uçmaktan vazgeçer ağlardı, 
gerdek gecesi öpüşmeye, sarılmaya ağlardı. 

Zaloğlu bu zülmü görseydi, 
ecel bu çığlığı duysaydı, 
cellâdın yüreği olsaydı; 
Zaloğlu savaşa, yiğitliğe ağlardı, 
ecel bakardı kendine ağlardı, 
cellât, yüreği taş olsa, ağlardı. 

Kumru, başına geleceği duysaydı, 
tabut, içine gireni bilseydi, 
hayvanlarda bir parça akıl olsaydı; 
kumru selviden ayrılır ağlardı, 
tabut omuzda giderken ağlardı 
öküzler, beygirler, kediler ağlardı. 

Ölüm acılarını gördü tatlı can, 
koyuldu işte böyle ağlamaya. 
Olanlar oldu, gitti dostum benim. 
şu dünya bir altüst olsa, aülasa yeri var. 
öylesine topraklar altında kalmışım.
 

Mevlana Celaleddin Rumi

 

 

Dünya Bir Av Evi

Dünya Bir Av Evi 
Bu öyle tuhaf bir ateş ki bir an bile sabrı,kararı yok.Nasıl olabilir ki hem sevgilinin yanında alevlenmiş,hem sevgilinin yanında değil. 
Şekil nasıl ayak direyebilir ki sebatı yok.Öz nasıl elden tutabilir,nasıl yardım ader ki görünmez. 
Dünya bir av yeri,yaratıkların hepsi de bir av.Fakat avlananların beyinden,bir eserden başka hiçbirşey belirmiyor. 
Her yanda yükler var,denkler var,her yanda biz beyiz,uluyuz diyenler var; fakat asıl beyin konağında ne yük var,ne denk. 
Ey can,elini çek de yüzünün rengi görünsün.Çünkü şu görünenlerin hepsi de ancak köpük,ancak şekil,ancak resim. 
Nerde toz koparsa orda bir ordu vardır.Çünkü izsiz,dumansız ateş olmaz. 
Sen eri tozdan anla,ne biçim erdir,tozundan anla; toz içinde insanı aramaya bak,tozda iş yok. 
A bahtı kutlu,sen arar istersen,rahmetine sayı olmayan arayacı da seni arar ister. 
Seni sel alıp götürürse anlarsın ki onun yolunda halkın ihtiyarı var gibi görünür amma gerçekte ihtiyar denen şey yoktur. 
Yokluk aleminde az söz söylemeye ahdettim amma dikensiz gülü kim görmüş? 
Kardeş,tanık ol,biz bu gülün dikeniyiz; bu çeşit diken olmakla da övünülür,arlanılmaz bundan. 
MEVLANA CELALEDDİN
 

Mevlana Celaleddin Rumi

 

 

Aşk Nedir

*Şarabım aşk ateşidir,hele onun eliyle sunulursa öyle bir ateşe odun kesilmezsen yaşamak haram olur sana. 
*Söz dalga dalga coşmada amma onu dudakla,dille değil,gönülle canla anlatman daha iyi. 
*Aşk nedir,bilmiyorsan gecelere sor,şu sapsarı yüzlere,şu kupkuru dudaklara sor. 
*Su nasıl yıldızı,ayı aksettirir,gösterirse bedenler de canı,aklı bildirir,gösterir. 
*Can,aşktan binlerce edep öğrenmede,öylesine edepler ki mekteplerde okunup öğrenilmesine imkan yok. 
*Gökyüzünde,yıldızlar arasında parlak ay nasıl görünürse aşık da yüzlerce kişi arasında öyle görünür,o göründümü herkesin parlaklığı söner. 
*Akıl bütün gidilecek yolları bilse bile,gene aşk yolunu bilemez,şaşırır kalır.
 

Mevlana Celaleddin Rumi

 

 

Taş Yürekli O Değil Benim

Taş Yürekli O Değil Benim 

Bütün halkın başını yarmış da tutmuş,hastayım diye başını bağlamış.Feleğin sırtından,çekmiş,hırkasını almış da çıplağım diye bir laftır ortaya atmış. 

Ah o taş yüreğinden,o rengarenk,çeşitli işvelerinden.Fakat hayır,taşyürekli o değil,benim.Çünkü asıl bu fitneleri karıştıran,bu esrikliği ortaya atan benim. 

Kan deryasının ta dibindeyim.Kan içmeden sarhoş olmuşum.Fakat bir görsen,hani dersin ki bu kan içmiyor da üzüm suyuna gark olmuş. 

Ey aşk,yüceliğinden göklere bile sığmıyorsun.Böyle olduğu halde nasıl oldu da gizlice şu gönlüme sığdın sen? 

*Gönül evine sıçrayıp girdin,kapıyı da içerden sürmeledin.Bense ya ışık konan yerle sırça kandilim,yahut da nur içinde nur. 

Beden,gebe bir zenci kadın,gönül onun karnındaki beyaz saçlı çocuk.Şu halde benim yarım miskten,yarım kafurdan. 

Gönlümü sen aldın da ben onu mahsustan başkalarında arıyorum.Görmediğime el atmadayım amma bu çeşit körlerden değilim ben. 

Şu sapsarı yüzüm,bir gün olurda toprağa girerse baş uçumdaki topraktan sarı gül bitecektir cancağızım. 

*Nihayet Süleyman’da bir karıncanın derdini dinlemedi mi? Sen de Süleymansın ya,farz et,bir karıncayım ben. 

Ne diye ağlarsın yüzlerce kovan balın var dedin.Ben hem ağlarım,hem petek yaparım.Bal arısıyla aynı hırkaya bürünmüşüm ben. 

Bu dertten ağlamadayım amma yüzlerce devlete erişmişim de zevkimden ağlamadayım. 

Bu dert yüzünden çektiğim eziyetin bir zerresini bile ellere satmam. 
*Çenk gibi ağlarım çünkü gül bahçesinin bülbülüyüm.Yılan gibi kıvranırım çünkü definenin başındayım. 

Kibirle,benlikle eşsin,ben deyip durmadasın diyorsun.Canım,ben benlikten uzağım amma o benlik,senin aksindir. 

Ben hem hamım,hem kavrulmuş kebap olmuşum.Hem gülmedeyim,hem ağlıyorum.Alemi de hayretlere salmışım,kendim de hayretteyim.Vuslat içinde ayrılığa düşmüşüm ben.
 

Mevlana Celaleddin Rumi

 

 

Birliğe Ulaş

Beri gel, daha beri, daha beri. 
Bu yol vuruculuk nereye dek böyle? 
Bu hır gür, bu savaş nereye dek? 
Sen bensin işte, ben senim işte. 

Ne diye bu direnme böyle, ne diye? 
Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye? 
Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek, 
ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye? 

Zengin yoksulu hor görür, ne diye? 
Sağ soluna yan bakar, ne diye? 
İkisi de senin elin, ikiside, 
peki, kutlu ne, kutsuz ne? 

Topumuz bir tek inciyiz, bir tek. 
başımız da tek, aklımız da tek. 
Ne diye iki görür olup kalmışız 
iki büklüm gökkubbenin altında, ne diye? 

Sen habire gevele dur bakalım, 
habire 'usul boylu birlik çam ağacı' de, 
sonu nereye varır bunun, nereye? 

Şu beş duyudan, altı yönden 
varını yoğunu birliğe çek, birliğe. 
Kendine gel, benlikten çık, uzak dur, 
insanlara karıl, insanlara, 
insanlarla bir ol. 
İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz. 
Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane. 

Erkek arslan dilediğini yapar, dilediğini. 
Köpek köpekliğini ede durur, köpekliğini. 
Tertemiz can canlığını işler, canlığını. 
Beden de bedenliğini yapar, bedenliğini. 

Ama sen canı da bir bil, bedeni de, 
yalnız sayıda çoktur onlar, alabildiğine, 
hani bademler gibi, bademler gibi. 
Ama hepsindeki yağ bir. 

Dünyada nice diller var, nice diller, 
ama hepsin de anlam bir. 
Sen kapları, testileri hele bir kır, 
sular nasıl bir yol tutar, gider. 
Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak, 
can nasıl koşar, bunu canlara iletir.
 

Mevlana Celaleddin Rumi